Bir yerde okumuştum... Bir fotoğrafa on saniyeden fazla bakıyorsanız (farkında olmadan) o fotoğraf başarılıymış. Çünkü sizi içine almış, takılmışsınız.
Yazılar için genel tanım ne bilmiyorum?.
Kendi adıma ben sıcak ekmek gibi olanları seviyorum. Hani fırından alıp çıkarsın da eve doğru yoldayken anlamadan ucundan koparıp yersin. Köşesi eksilmiştir artık.
Farkında bile değilsindir yediğinin.
Karşı konulmazdır.
İşte yazı da öyle bir şey. Bir bakarsın içindesin, neden okumaya başladın ,nasıl başladın bilemezsin. Ama karşı koyamazsın. Sıcaktır, sıcacık.
Lezzetlidir de, yüzüne ya da kalbine bir duygu oturur bittiğinde. Belki seni düşündürür, belki bazı yollara sokar, belki bazı insanlara, belki insanlığa...
Ama seni alır gider.
Hepimiz yazar olamayız belki, hepimiz, şiir de yaşamayız, belki öyküler..
Ama hepimizin duygularını ve düşüncelerini ifade etmesi gerekir. Paylaşması, belki tartışması.
Kendimize, okuduklarımıza, yaradılışımıza borcumuz bu. Çok okuyanın makus talihi, son durağı.
Benimkisi işte borç ödemek ✌️
Gönül borcu, severek, isteyerek, her yerde, çok zaman....
Ne mutlu bana, eğer bir kez bile olsa; kelimelerim ile o ekmeğin köşesini farkında olmadan size koparttırabilirsem..
Yazıma girebilirseniz, takılıp kalırsanız, benimle birlikte o duyguyu yaşarsanız....
O zaman bir sıcak ekmeği paylaşırız, rengarenk yağmurlar yağar, aynı köşede buluşuruz."